17 Ocak 2018 Çarşamba

FLASH DRIVE; DNA


According to a paper that published in in Nature in 2017, scientists have copied a hand image and a short video on a bacterial DNA. This study was studied by Seth Shipman and George Church. They may be candidates for Nobel in 2018 or 2019. Write these names on an edge.


Now let's briefly talk about how they made it happen. We know that DNA is hereditary memory, information repository for all living things. All the properties of living things are encoded in DNA as Guanine (G), Cytosine (C), Adenine (A) and Timin (T). There is a system called CRISPR (Cas9), which has recently begun to be used in gene therapy and transfers poly nucleotides from one DNA to another DNA (poly nucleotides; G, C, A, T). 


Shipman et al. report that a black and white hand image and a short film in square (a running horse) were coded on DNA of E. coli bacterium using the CRISPR method. The recorded image resembles 90 % of the original. 



Meanwhile, the bacteria maintain their normal properties. Now, if this situation is advanced, DNA can be used like an external memory. On the other hand, if it can be turned into a recording device, the cell will be able to record its own biological processes. In an interview with Shipman, he expresses his opinion as follows. "One day, we will be able to follow all of the decision processes that a cell developing from the root cell has until it has become a special cell type."

Congratulations Shipman and et al.
Loves to everybody

Bye…J

15 Ocak 2018 Pazartesi

HAYATIMIZIN TADI; KİMYA /MSG, Çin tuzu


Hayatımızda pek çok şeyi tadarız. Bunların bazıları ruhumuza hitap eder, acı gibi, korku gibi, nefret gibi, sevgi gibi, aşk gibi. Bazıları damağımıza hitap eder, acı gibi, ekşi gibi, tuzlu gibi, tatlı gibi. Bir de umami. Sıralamalar rastgele değil, kendimce derecelendirdim. Kalbiniz sıkışır, gözlerinizden yaşlar dökülür tam bir acı tadıdır acı duygusu. Fazlası çok yakar…Korku, göz bebekleriniz büyür, her şeye karşı savunma halinde olursunuz, biraz ekşidir. Bunun da fazlası tatsızdır ve aynı acı gibi fazlası diğer tatları almanızı engeller. Nefret çok tuzlu bir durumdur. Sevgi her şeyi, her zerreyi kapsar. Velhasıl kelam çok tatlıdır. Gelelim umami’ye. Umami tatsızdır diyor araştırmacılar ancak aşkın bütün duyguları pekiştirdiği gibi bu da diğer bütün tatları pekiştirmektedir.



Ruhumuzu hedef almış duyguların çalışması da, damağımızı hedef almış tatların çalışması da bir kimya dâhilinde, hücre kimyası içerisinde ele alacağımız meselelerdendir. Bu yazıda kimyasından bahsedeceğim için bu şekilde ifade ediyorum. Yoksa hücre fiziği, hücre fizyolojisi, anatomisi, hatta matematiği dâhilinde de ele alınabilir.

Şimdi kimyası…
            Duyguları başta ele alıp kısa tutmak isterim. Duygularımız işin içinde olduğunda vücudumuz serotonin, adrenalin (epinefrin), norepinefrin (noradrenalin), dopamin, melatonin, endorfin, oksitosin gibi kimyasalları salgılar. Bunlar bizim duygu durumlarımızı belirleyen hormonlarımızdır. Elbette başka hormonlarımız da var ancak okuyucularımızın hepsi tıp öğrencisi olmadığından bu kadar yeter diye düşünüyorum. Bu kimyasalların yani hormonların miktarları duygu durumlarımızı belirler.

            Tatları ele alacak olursak. Acı, tuzlu, ekşi, tatlı ve umami tatları için dilimizin üzerinde tat tomurcukları vardır. Yani, bütün tatları dilimiz üzerindeki tat tomurcukları ile algılarız ve sinir hücreleri ile de beyne iletiriz. Bitter olarak da bilinen acı tadını algılatan kimyasal moleküller alkoloidlerdir, kafein gibi, kinin gibi, uzun zincirli tuzlar gibi. Tuz tadını algılamamızı sağlayan kimyasallar sodyum klorür, potasyum klorürdür.  Klor iyonu için hücre zarımızda özel kanallar vardır. Buyrun klor hazretleri derler. Hoşgeldiniz, biz de sizleri bekliyorduk. Hücreyi terk ederken de yine kanal aracılığı ile uğurlar hücre. Hücre içindeki klor, potasyum, sodyum, kalsiyum ve hidrojen iyonları için kanallar mevcuttur. Ekşi ise hidrojen iyon miktarı ile algıladığımız bir tattır. Tatlı ise şekerler dediğimiz moleküller ile algıladığımız bir tattır. Umami tadı ise tatsız bir molekül olan monosodyum glutamat (MSG, çin tuzu) tarafından oluşur. Bu madde eklendiği her gıdada tat artırıcı, aroma yoğunlaştırıcı olarak kullanılır. İtiraf ediyorum bu yazıyı asıl çin tuzundan bahsetmek için ele aldım.


Burada umamiden ve MSG’den biraz daha bahsetmek isterim. Umami tadı 1900’lü yıllarda keşfedilmiş bir tattır ve yendikten sonra ağızda ve boğazda hissettiğiniz, tatsızlık durumudur ancak diğer bütün tatları pekiştiren bir tattır. Umami tadı ile tatlı daha tatlı, tuzlu daha tuzlu, ekşi daha ekşi ve acı daha acıdır. Tatları daha yoğun hissettiğimizden daha lezzetli gelir yediğimiz her şey. Umami tadı deniz ürünleri, yeşil çay, mantar, domates, et gibi bazı ürünlerde doğal olarak bulunmaktadır. Çünkü proteinin bir yapıtaşı olan glutamat amino asitinden oluşur. MSG ilave olarak diğer ürünlere katılırsa katıldığı besini daha lezzetli hale getiriyor. İlk bakıldığında bu durum şahane bir şey gibi görünüyor. Ancak bu madde ile diliniz lezzet arsızı oluyor. Yedikçe yemek istiyor. İştahınızı artırıyor ve sonuç obezite. Obezite de bütün hastalıkların başlangıç noktası. Aslında bütün tatlar tat reseptörleri ile algılanıyor. Ayrıca her birey kendi reseptör genetiğine sahip. Bu konuda 2000’li yıllardan itibaren pek çok prestijli dergi pek çok yayın yapmış. İsteyen PUBMED’den bakabilir.
            Okuyucu kitlemi düşünerek sadede geliyorum.
Nelerde var MSG (çin tuzu)? Hazır her gıda da, hamburger, cips, et suyu, tavuk suyu (bulyonlar), çiğ köfte, hazır çorbalar vs. Ayrıca neredeyse paketli bütün ürünlerde.



Bir pazarlama dehası. Üreticiler kimyasallar ile tat duyumuzla oynarken, reklam sektörü de bam telimize dokunan görüntü ve videolar ile duygularımız ile oynayarak bize birçok hazır gıdayı pazarlıyorlar.
Yersen…
Sağlıklı, mutlu, huzurlu günler…
Bir akademisyenin kadrajı

Müzeyyenname

13 Ocak 2018 Cumartesi

DOES NEEDS OF HUMAN COME TO END?


The answer to this question has also been researched by scientists. As human beings, we need so much, and we are so…

Professor Dr. Abraham Maslow is a scientist working in psychology. We recognize him with the "needs of the individual" theory. According to him, people's needs are limitless, and there is a need after a human need is overcome.

It is not possible to be completely satisfied during a need-to-solve. The need that he does not need is a great source of motivation for the person, and he shows great interest in what he has not achieved yet. So, what you cannot get is pleasant. However, after the need is overcome, this desire decreases for desire its decisive influence on behavior. There is also a hierarchical situation of this situation. Maslow is based on the principle that it is nonsense to meet the needs of the upper level without meeting the lower level of the hierarchy. The hierarchy of needs is expressed in steps and divided into 5 main categories.



1) Physiological needs: starvation, thirst and other similar essential needs; No happiness is possible without this stage. We are so unfamiliar with our world of our common home, and we are not aware that we are so exhausted. If I meet my needs, the rest is not important. This is wrong. We consume natural resources unfairly and pollute it. You know 80% of the world is hungry. Do you ever come to mind when you put buns of bread here? I take this matter very seriously. Because the vast majority of the world cannot even achieve this stage, the most important need is not met and it is UNHAPPINESS. Whether it is religious, humanistic, or rights-oriented, what we say and do is incompatible. We do not separate our trash as plastic, glass, organic. We do not think what the cat drinks on the street, what a homeless person does in the cold. If there is a spiritual union and cycle and every created being is necessary for the other in the world, we are responsible for the happiness of everything in the world. The one who created us does not want it either. Are you aware? This subject goes far; it hurts your heart…

2) Security Needes: The other factor is safety for happiness. Protection from external factors that from hazards arising. I mean, the second need is for a person to have a full stomach and a back. Security.

3) Social Needs: Love, acceptance, social life, belonging, etc. This item, which is in the third place, if you have money, physiological needs increase our part.
Many famous people wore the same clothes every day, for example Steve Jobs the former head of Apple. He has solved this problem as wearing black in every day, but nowadays people are wearing clothes crazy. They compete with each other not to wear a dress again. However, everything is good in time, in place and not wasted. Today, we feel dependent on brands to be able to love, accept, and belong to a community. Why we've increased our needs so much.


We can apply these things to the fourth item and more..
4) Reputation Needs: Status, success, reputation, recognition, etc. For this item, we can say the third thing. 
5) Self Realization: Development, successful completion of a job. Now we came to the most important item. To improve yourself, to do your best and to complete. As a matter of fact, if Maslow wishes to put it as item 3. Because, if this matter is realized, the need for social and respectability is solved by itself. I want to say is that social status is not related to your clothes, your food, your drink (if they are healthy) for success.

I also want to add that. As taught in elementary school to us, fine feathers make fine birds, but the world.
Anyway, I spoke a lot. I know that long writings are boring and unreadable.
So, thank GOD for everything you have given me...
Happy days..




The frame of an academician
Muzeyyenname

5 Ocak 2018 Cuma

ZAMANSIZ

Çok mu zamansız oldu. Zamanınızı birazcık alabilir miyim?
Bir ışık hüzmesidir güneşin bize gönderdiği. Güneş hem ışık hem de ısı kaynağıdır biz dünyalılar için. Dünya kendi ekseni etrafında dönerken hep bir yüzü bu ışık kaynağından faydalanırken diğer yüzü karanlıkta kalır. Bir karanlık bir aydınlık olur dünyanın bir yüzü hep. Bu bir karanlık ve bir aydınlık dönem bizler tarafından gün olarak ifade edilir. Dünyanın her bir turu, bir gün, yani 24 saat. 

Dünya bir taraftan da bildiğiniz üzere güneş çevresinde döner. Bu kez güneşin ısı etkisi daha önemlidir bizler için. Çünkü dünya rotası üzere bu kaynağa bazen yaklaşır bazen uzaklaşır. İşte o dönemlerde de biz yaz, kış, sonbahar ve ilkbahar dediğimiz mevsimsel dönemleri yaşarız. Bu dört mevsime de yıl deriz.



Peki zaman bu mudur? 24 saat, 1 gün, 1 mevsim, 1 yıl olarak belirlediğimiz bu dünyanın aslında evren içerisindeki ışık ve ısı ile durumunu belirleyen kavramlar mıdır zaman?  

Zaman nedir?
Gelip geçen bir durum mu?
Düşünceler, düşünceler…. 


Einstein zaman ve evrenin bükülebilir olduğunu ve esnek olduğunu söyler izafiyet teorisinde.
Bir ışık huzmesinin üzerinde gidebilsem ya da onun kadar hızlı hareket edebilsem neler olur du der? Ve bu konuda kafa yorması neticesinde o meşhur teorisini ortaya çıkarır.


Bir saat kulesinden ışık hızında uzaklaşsam benim kolumdaki saat işlerken saat kulesinin olduğu yerde zaman durur. Yani ışık hızındaki ben belki de dünyayı dolaşıp gelirim ancak saat kulesinin orada zaman hala benim oradan çıktığım andır. Ancak bu durum tek bir nesne için geçerlidir. Bu yüzden bu durum özel izafiyet teorisi olarak adlandırılır.

İşin içerisine birden fazla nesne girdiğinde ise bu durumu etkileyen, yani zamanı etkileyen diğer faktörün yerçekimi olduğunu da söyler Einstein. Meşhur E=mc2.
Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda ışık hızı ve yer çekimi zaman için önemli iki kavramdır. Bu sırrı çözebilirsek, zamanda yolculuk, yaşlanma, yaş alma gibi durumlar konusunda da daha farklı fikirlerimiz olacaktır.
Bilim adamları bu yüzden geçmişe yolculuk yapılabileceğini ifade ediyorlar. Solucan delikleri denen zaman kapılarından bir nesnenin geçmişe doğru yol alınabileceğini iddia ediyorlar. Gern’de yapılan deneyler bütün bunları yani teorik olarak, matematiksel olarak olabileceğini iddia ettikleri teorileri ispat etmek için.

2018 motivasyon yazısında da söylemiştim. Bu evren mucizeler ile dolu. Her birini anlamak, kavramak zor olsa da üzerinde düşünürken bile, varlığı ile mutlu ediyor insanı.

Ahmet Hamdî TANPINAR’da bu konuda kafa yormuş olsa gerek. Duygularıma tercüman olmuş ve şu dizeleri armağan etmiş bizlere.

Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpâre, geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında.

Bir garip rüya rengiyle
Uyuşmuş gibi her şekil,
Rüzgârda uçan tüy bile
Benim kadar hafif değil.

İşte…. Bilime göre, esnek ve bükülebilen kavram zaman. TDK’ya göre içinde bulunduğumuz, eylemlerimiz gerçekleştirdiğimiz an.
Sevgi dolu zamanlarda kalın...

Müzeyyenname

Birakademisyeninkadrajı



IV-OBEZİTE;KAHVERENGİ YAĞ HÜCRESİ ve ÜŞÜMEK

Sibirya kurdunu aklında tut diyerek başlıyorum yazıya. Neden mi. Yazının sonunda anlayacaksınız durumu maalesef J Bir dirhem et bin ...