Dünyamızın çevresinde sera gazı denilen
metan ve karbondioksitten oluşan bir manto var. Dünyamız bu manto sayesinde
güneşten gelen kızıl ötesi ışınlardan korunuyor. Bilinenin aksine gelen ışını
engellemekten ziyade gelen ışının dünyadan yansımasını engelleyerek atmosfer
içinde hapsediyor ve zamanla dünyanın ısınmasına neden oluyor. Eğer bu sera
gazı dediğimiz gazlar fazla birikirse dünya çevresinde kızıl ötesi ışınlar daha
çok hapsediliyor ve dünya daha da ısınıyor ve ısınacak.
Nobel Barış Ödülü alan Dördüncü
Değerlendirme Raporu'na göre, küresel ısınma artık tartışmasız bir gerçek. Daha
da kötüsü bu sera gazı birikiminin önemli bir bölümünden insanoğlu sorumlu.
Enerji, sanayi, ulaşım, tarım, atık, ormancılık ve arazi kullanımına bağlı
olarak toplam 6 temel sera gazının salımı, 1970 - 2004 yılları arasında %70 artmış.
Bu sürecin ilk 24 yılında bu artış %25 iken takip eden 10 yılda iki katına
yakın artarak %70 olmuştur. İnsan kaynaklı sera gazı oluşumunun % 65’i fosil
yakıtların yanmasından kaynaklanmıştır. Küresel ortalama dünya yüzeyinin
sıcaklığı son yüzyılda 0.74 °C yani bir dereceye yakın artmıştır. Bu artış geri
beslemeli olarak devam etmektedir. Şöyle ki, artan sıcaklık buzulları
eritmekte, denizlerdeki su miktarının artmasına neden olmakta ve bunun sonucu
da kara miktarında azalmalar gerçekleşmektedir. Kara miktarının azalışı zaten
tüketilmekte olan orman ve bitki örtüsü için kaynak azalmasına sebep
olmaktadır. Özetle bir taraftan biz artan nüfus ve şehirleşme adına bitki
örtümüzü yok ediyoruz, korumuyoruz, diğer taraftan bunları tüketirken de fosil
yakıtlarımızı yok ettiğimizden dünyanın ısısını artırıp yine toprak azalmasına
neden oluyoruz. Yani biz, bize bahşedileni sorumsuzca tükettiğimizde aslında
sadece gördüğümüz kısmını tükettiğimizi sandığımız durumun iki katını
tüketiyoruz.
Karışık mı oldu. Umarım söylemek
istediklerimi ifade edebilmişimdir.
Karbon nötr ne demek?
Bir kişi veya kurumun oluşturduğu sera
gazlarını dengelemek ve net olarak sıfır sera gazı yaymaya sahip olmak için
salınan sera gazları miktarına eşdeğer sera gaz salınımına engel olacak ağaçlandırma
projeleri yapmak, mevcutların tüketiminin azalması için de güneş, rüzgar gibi
ek enerji kaynakları yapmak. Birde karbon ayak izimiz var. Bir işletmenin,
ülkenin atmosfere yaydığı karbondioksit miktarı olarak ifade ediliyor.
Ağaç dikerek çevreye verdiğimiz etkiyi
azaltmanın yanı sıra rüzgâr, güneş enerjisi, biyogaz, çöp gazı (metan gazıdır,
bu yüzden çöp toplama alanlarında bazen patlamalar olur. 1993 İstanbul,
Ümraniye çöp bölgesi patlaması) depolama alanları ve benzeri yenilenebilir
enerji kaynaklarına destek olmak önemlidir.
Çok önemlidir.
İnanılmaz önemlidir.
Bilhassa önemlidir.
Daha ne diyeyim bilemiyorum. Dünya
önceki dönemlerde de kutsal kitaplarda da ve de bilim insanları tarafından da ifade edildiği üzere tufanlar yaşamış ve pek çok badire atlatmış.
Böyle devam edecek olursak kaçıncı
olacağını bilemediğimiz bir tufan daha yaşar bu dünya. Amaaan banane mi, ben
görmem mi diyorsunuz. İnsan sevgisinin, hayvan sevgisinin, çocuk sevgisinin
kalmadığı bir dünyada bitkiye mi önem vereceğiz diyorsunuz.
Bu işin, bizlerin özünde kıyamet dahi
kopuyor olsa elinizdeki fidanı dikin diyen bir peygamberimiz var, savaş
yaralarını sardıktan hemen sonra ağaçlandırma yapan atalarımız var.
Nasıl böyle insanlar olduk diye sormak
istiyorum.
Nasıl bu hale geldik biz?
Birde ısrarla bir video önereceğim.
Umarım izlersiniz. Himalayalar da bir ülke olan Bhutan krallığının başkanının
konuşması. Küçücük bir ülke olan hiç karbon pozitif olmamış Bhutan’ın karbon
nötr hikayesi. Linki burada https://www.youtube.com/watch?v=7Lc_dlVrg5M
Sevgilerimle
Bir akademisyenin kadrajı
Bu yazı o kadar anlamlı ki ellerinize sağlık, insanlarımız çok bilinçsiz, keşke tüm bunları düzeltebilsek keşke bunu 16 yaşında biri olarak söylüyorum...
YanıtlaSil